Bilinçdışının Kontrolsüz Kapısı
- Tuğbanur Eroğlu

- 7 Kas
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Kas

Bu resmin orijinali esasında Meksika Antropoloji Müzesi’nde bir el dokuması. Öyle hoşuma gitti ki eve gelip çizimini yaptım. Çizerken her hayvandan ve insandan çıkan frekansa benzer çizgiler beni büyüledi. Bu çizim tam olarak neyi anlatıyor bilmiyorum. Ama bende uyandırdığı, Toltek geleneğinin ve şamanik ritüellerin kadim dilini fısıldıyor oluşu.
Merkezinde bir eşik var. insanın kozmosla birleştiği, ruh ile maddenin tek bir bütün haline geldiği an. Bitki ruhları, hayvan rehberleri ve ataların sesleri dairesel bir evrenin içinde dans ediyor. Ayahuasca seremonilerinin derinliklerinde olduğu gibi, zihin çözülüyor, sınırlar eriyor ve benlik kendinden daha büyük bir şeye akıp karışıyor.
Bir önceki yazıda bahsettiğim Nagualların rüyalarla bilinçdışına yaptıkları profesyonel yolculuklar ve bu yolculuğu kolaylaştıran bir giriş bileti olan Ayahuasca‘nın aynı topraklarda oluşu tesadüf olamaz. Bilinçdışı demişken, bu konuları merak eden fakat elini taşın altına koyup uzun yıllar çalışmayı göze almayıp kestirmeden dalmanın yollarından da bahsedelim dedim ve bu yazıda Ayahuasca gibi psychedelic maddelerden bahsedeceğim.
Ayahuasca her ne kadar Peru’ya özgü olduğu düşünülse de, aslında mayaların ritüellerinden Amazon kabilelerine kadar tüm yağmur ormanlarında kullanılan kadim bir karışım. Peru’yla özdeşleşmesinin sebebi, orada ticari ayahuasca seremonilerinin bir sektör haline gelmiş olmasıdır. Son dönemde ülkemizde de durum pek farklı değil; Instagram’da çayını satanından, “ritüel” adı altında özel seremoniler eşliğinde ikram edenine kadar ne ararsanız var. Peki sizce epifizi açmak, bilinçdışına dalmak gerçekten bu kadar kolay ve ucuz olabilir mi?
Ayahuasca, yağmur ormanlarına özgü bir sarmaşık olan Banisteriopsis Caapi ile, bizim coğrafyamızdaki türlerinden tamamen farklı genetik dizilime sahip Psychotria Viridis bitkisinin taze köklerinin saatlerce kaynatılmasıyla elde edilir. Kimi bölgelerde Psychotria Viridis yerine akasya kullanılsa da aynı etkiyi göstermez ve çok önemli bir gerçek var: Bu iki bitki tek başlarına hiçbir etki göstermez. Ayrıca karışım hazırlandıktan iki saat sonra tüm özelliğini yitirir. Uçucudur. Yani “evde kaynatılıp içilecek” bir çay değildir. Anlayacağınız ayahuasca, popüler kültürde sunulduğu kadar kolay erişilebilir bir spiritüel araç olmaktan çok uzaktır. Dahası, açtığı kapılar, psikolojik hazırlığı olmayan bireyler için oldukça tehlikeli olabilir.
Bu tarz maddeler, bilincin sınırlarını zorlayıp bilinçdışının derin bölgelerine temas etmeyi hedefler. Ancak bilinçdışından bilgi almak, ilk başta sanıldığı gibi romantik ya da sıradan bir deneyim değildir. Bilinç yavaş yavaş genişlemeli, bilgi sindirilerek alınmalıdır.
Mitlerde, efsanelerde ve şamanik hikâyelerde sık sık delirme, yok oluş ve benlik kaybından bahsedilir. Bunun sebebi, kontrolsüz biçimde bilinçdışına çıkmaktır. Eğer hazırlıksız bir şekilde bilinçdışına girersen, tanrısallığı aradığın anda kendini yüce, ulvi, biri olarak görmeye başlayabilirsin.
Jung da bu konuda çok nettir: LSD, mantar, ayahuasca, esrar gibi maddeler bilinç ile bilinçdışı arasındaki duvarı bulanıklaştırır. Ego ve kendilik arasındaki sınır kalkar, parçalanmış dünyamız bir bütün hâline gelir. Aslında bilinçten bilinçdışına düşeriz. Bu nedenle bu deneyimi yaşayan birçok kişi, bedenden çıkma, bir bütün olma, doğa ya da tanrıyla birleşme, evrensel gerçeği görme gibi duygulara kapılır.
Jung buna “Numinous etki” der yani manevi duygular uyandıran doğaüstü etki.
Fakat numinous etki, hazırlıksız bir zihin için büyük tehlikeler barındırır. Çünkü bu yoğun bütünlük hissi geçince, insan derin bir mutsuzluğa, karanlığa, parçalanmışlık duygusuna düşer. Tamlık bir anda kaybolmuştur çünkü.
Gelişmemiş Ego ve Bilinçdışında Kaybolma
Çocukluğunda ve ileri yaşlarda sağlam bir ego ve bilinç geliştirememiş, dengeli bir kimlik inşa edememiş kişiler bilinçdışına geri çekilmeye ve orada kalmaya eğilimlidir. Bu nedenle psikoaktif maddelere bağımlılık geliştirmeleri şaşırtıcı değildir.
Jung, “Alkolizm ve madde bağımlılığı, varlığımızın bütünlüğe duyduğu manevi susuzluğun düşük seviyedeki izdüşümüdür.” der.
Aynı durum spiritüel faaliyetlerde de karşımıza çıkar. Manevi arayışla değil; beklentiyle, kimlik karmaşasıyla, boşlukla, kaygıyla spiritüel alanlara giren kişiler çok daha büyük risk altındadır.
Bu kişiler kontrolsüz biçimde bilinçdışına girerse psikoz gelişmesi çok olasıdır.
Bir süre sonra kendini özel, ışık işçisi, mehdî, mesih ya da “tanrı tarafından seçilmiş” biri zannetmeye başlar.
Spiritüel çevrelerde sık gördüğümüz bu “yanılsamalı aydınlanma” hâli, aslında sağlam olmayan egonun bilinçdışı deneyimle baş edememesidir.
Ayahuasca da, psychedelic maddeler de doğru kişi, doğru hazırlık, doğru alan sağlandığında öğretmen olabilir. Ama hazırlıksız bir zihin için kapılar tehlikelidir. O sebeple bir ya da iki ay süren hem bedensel hem zihinsel çok sağlam ve sıkı diyetleri vardır.
Dönüşüm niyetle olur.
Hazırlıkla olur.
Ve ruhun kaldırabileceği kadar bilgiyle…
Bilinçdışının kapıları kutsaldır. Bu yüzden bu kapılardan elini kolunu sallaya sallaya geçmek, özellikle de tek başına geçmek çok da güvenli bir yol değildir.




Yorumlar